Plaza hayatı, istifa ve çıkış arayışı
Sosyal medyada birkaç gün önce rastladığım bir paylaşım, yakın çevremde oldukça tartışıldı ve ilgi gördü. Ekşi Sözlük`ün "patlicangil" rumuzlu yazarının, iş hayatı ve eğitim üzerine yazdıkları [1], daha sonra Fraksiyon`da yayımlandı [2]. Eski bir plaza çalışanı olarak, gördüğüm her yerde tanırım o fikirleri ve hisleri. Bu kez okumakla yetinmek istemedim, hemen 2 yıl öncesine dönüp hafızamı ve arşivi yokladım; yaşadıklarımdan bir şeyler aktarabileyim diye.
Nitelikli İşçilerin Durumu
"Evimde bir oturma odası, büyük bir mutfak ve aile fertleri için birer yatak odası olsun, işim öyle zihin kurcalayıcı olsun ki, onu yaparken mutlu mu mutsuz mu olduğumu ne fark edeyim, ne de umursayayım. Alın teriyle dişe dokunur hizmetlerde bulunan bir memur olabilirim mesela. Ya da yaşadığım kentteki evlerle caddelerin projelerini çizen bir tasarımcı. Yaşlanınca da bir adada yahut dağda bir kulübe satın alırım..."
Haziran İsyanı ve Örgütlenme
“Temsil ettiğim neslin şimdi en büyük sorusu şu: şimdi ne olacak?”
(Emel Korkmaz, Teori ve Politika – 62, s.34)
Giriş
Mutsuzluğun Resmi
Kışın gelişi benim ve benim gibi ülkede sayılarımız on milyonlar mertebesindeki emekçi kardeşlerim için, ne sonbaharın soluk güneşinden, ne hüzünlü yağmurlardan ne de sararıp yollara dökülen yapraklardan belli olur. Kışın gelişi, bizim için, saatlerin geri alınmasıyla hatırlatır en çok kendini. Aydınlık son saatimizi de alıkoyar adına “iş yeri” dediğimiz canavar. Hele ki giderek yükselen bir beton denizine dönüşüyorsa içinde yaşadığımız kent, plazalarına, apartmanlarına, gökdelenlerine boğar ha boğar ruhumuzu ve mutsuzluğumuz, artık “iman tahtamıza basılmışçasına” cisimleşir.
Kentlerimiz Oyuncağınız Değildir! O halde Tek Yol Mücadele!
“Sınamalı insan kendisini, bağımsızlığa mı yazgılı, boyun eğmeye mi; bunu da tam zamanında yapmalı. Sınamalarını saptırmamalı yolundan, oynanabilecek en tehlikeli bir oyun sonunda, başta bir yargılayıcının değil de, yalnız kendinizin tanık olduğu sınamalar bile olsa, hiçbir kişiye bağlı olmadan: En sevilene bile. Her kişi bir zindandır ve bir köşe”
[Friedrich Nietzsche -İyinin ve Kötünün Ötesinde]
30 Haziran'dan Sonra Mısırlı İşçiler
Eski başkan Hüsnü Mübarek'in devrilmesinden bu yana Mısır'da gelişen bağımsız işçi hareketi, halkın Başkan Muhammed Mursi'ye güvensizliğini ortaya koyan büyük 30 Haziran gösterileri için yapılan Temerrüd (İsyan) kampanyasını coşkuyla destekledi. Mısır'ın en tecrübeli (ve 1990lar boyunca tek) emek eksenli STK'sı Sendika ve İşçi Hizmetleri Merkezi (CTUWS), Temerrüd imza kampanyası için 6 bölgesel ofisi aracılığıyla 200,000 imza topladığını iddia ediyor. 3 bağımsız sendika örgütü - Mısır Bağımsız Sendikalar Federasyonu (EFITU), Mısır Demokratik İşçi Kurultayı (EDLC) ve İskenderiye İşçileri Kal
David Harvey: "ne zaman ve nerede patlayacağını asla bilemezsiniz"
Devletin Gayrı Resmi Kolluk Kuvveti: Çeteler
Bir yandan popüler kültür ikonları üzerinde uyuşturucu operasyonu, tek tek teşhir edilerek devam ederken, diğer yandan mahallesinde uyuşturucu satılmasından muzdarip bir halkın, polisin kayıtsızlığından dem vurması elbette manidardı. Zira uyuşturucu, uyanığı uyutmak için kullanılmazsa neden kullanılsın ki?
Yabancı Bir Gün
Son zamanlarda uyanma vaktine yakın, uyanma vaktinin verdiği huzursuzluğun hissi kaplıyor zihnimin uyku halini.
Beyaz Yakalıların İsyanının Ardında Ne Var?
Radikal bir muhalefetin pek görülmediği, “iş ve çalışma manyağı” imajıyla bilinen Japonya’da, 2003’te Irak Savaşı’na karşı beklenmedik bir protesto dalgası koptu. Esas şaşırtıcı olan, protestocuların toplumsal profiliydi. “Freeter” denen tiplerdi bunlar. Kendilerini tanımlamak için uydurdukları bu kelime, İngilizce freelance (serbest çalışan) ve Almanca arbeiter (işçi) sözcüklerinden türetilmişti. 80’lerin sonlarında ortaya çıkmışlardı. Üniversite mezunu, meslek sahibi fakat tam zamanlı ve düzenli çalışmayan, kimisi zaten bunu tercih etmeyen gençlerdi freeter’lar.
“İsyanın başını çeken “orta sınıf”, proleterleşen küçük burjuvazidir”
Gezi Parkı isyanının sınıfsal karakteri, görünümü, nedenleri ve olası sonuçları, direnişin kurumsallaşması; sosyalist solun ve Kürt Hareketi’nin direnişten çıkarması gereken sonuçlar üzerine söyleşilerimiz sürüyor. Korkut Boratav’la başladığımız söyleşi dizisinin ikinci konuğu NotaBene Yayınları Editörü Yalçın Bürkev…
Gezi Parkı’na saldırının ardından yaşanan direniş, sınıfsal bir karşı koyuştan çok orta sınıf isyanı görüntüsü taşıyor. Bunun nedenleri ve olası sonuçları konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Gezi Günleri ve Demokratik Devrim
Toplumsal çalkantıların, devrimci atılımların sürüp gittiği anlarda, yaşananların sağlıklı bir şekilde analizi her zaman zor olur. Çünkü böyle durumlarda tüm olup bitenler, bireylerin zihninde, sınıf dürtüleri bağlantıları içinde değil, daha çok bunları gizleyen ideolojik kılıflar içinde yansır. Ve bu koşullarda genellikle sert çatışmaları gidermek, gerginlikleri yumuşatmak kaygıları ön plana çıkar; “sivri”likler yontulur; “ılımlı” formüller piyasaya sürülür. Öyle görünüyor ki Haziran 2013’te Türkiye’de yaşananlar da bu konuda bir istisna teşkil etmedi.
“Olgunlaşmış bir sınıfsal başkaldırı…”
Gezi Parkı isyanının sınıfsal karakteri, görünümü, nedenleri ve olası sonuçları, direnişin kurumsallaşması; sosyalist solun ve Kürt Hareketi’nin direnişten çıkarması gereken sonuçlar hakkında Prof. Dr. Korkut Boratav’la konuştuk
Gezi Parkı’na saldırının ardından yaşanan direniş, sınıfsal bir karşı koyuştan çok orta sınıf isyanı görüntüsü taşıyor. Bunun nedenleri ve olası sonuçları konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Gezi Parkı Direnişinin 10 Günü
Topçu Kışlası’nın yeniden inşa edilerek AVM’ye dönüştürülmesi ve Gezi Parkı’nın ev sahipliği yaptığı ağaçlarla birlikte yok edilmesine karşı başlatılan masum direniş, 3 gün içerisinde ülkenin her bir köşesine yayılarak Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin özgürlük, insan hakları ve özel yaşama müdahalesine karşı bir eyleme dönüştü. Olayları hepimiz sosyal medyadan takip ettik, içinde bulunduk. Gezi Parkı direnişinin destekteçisi olarak günlerdir hazırlamak istediğim infografik çalışmamı, olayların sona ermemesi nedeniyle bir türlü sona erdiremedim.